Sunday, November 18, 2007

bilmiyorum ki mecraları

Bir kere bile hiçbişey düşünmeden kafam boş bir şekilde yazı yazmayı başaramadım. Ama böyle ne zaman derin hissetsem ve bişeyler yazma ihtiyacı duysam, doğal olarak bunu harekete geçirmek istiyorum. Ve işte bu ikisi çakışıyorlar. Bi bok yazmak isteyip bir bok yazamanın verdiği acının nasıl birşey olduğunu anlatmak istiyorum sizlere bugün. Çok basit bir örnekle başlayabiliriz. Bu bilgisayarın başına sabah oturup günlük girdiğiniz sitelere girdikten sonra hala internette takılma isteğiniz olmasına rağmen girecek site bulamamanız gibi bir duygu. Ki artık stumble la bir nebze olsun bu durum kurtarıldı. Ya da karnınız acıktığında ister yemeksepeti olsun ister evinizdeki-ofisteki bin adet gerekli gereksiz yerleştirilmiş olan broşürler olsun, bunlarla vakit harcayıp kafadan 1 saat daha acıkıp belki de sonunda dünden kalan ekmekle beyaz peynir kombinasyonunu tercih etmeniz gibi. Ya da izleyecek en az 15 tane filminizin olması ama hangisini izleyeceğinizi bilememekten dolayı sıçış yaşamanız gibi. Böyle durumlarda benim için en kolay olanı beynimin otomatik olarak yaptığı gerekli-gereksiz hareketleri takip etmek oluyor. Mesela elimde olmadan klavyeye bi sourtimes.org, bi ntvsmnbc, bir realgm.com, bi imdb.com yazıp duruyorum dönüşümlü olarak. Ya da hemen pizza ya da mc.donlad's söylüyorum. Ya da hemen en boktan gençlik komedi filmi izliyorum. Ve evet hiçbir zaman bitmiyor bu iğrenç gençlik komedi filmleri. Ne zmaan baksam bir yenisi çıkıyor bir yerlerden. Sinema okusam tez konum olurdu. Bunların ortak yönü nedir? Bunların hepsi yaratıcılığı ya da beynin uğraşısını sıfırlayıp en kolaya kaçma davranışları. Ve bu seçimlerden alınan zevkler, böyle şeylerden alınabilecek minimum zevk oluyor. Yani en alışık olduğunuz, en kendinizi zorlamadan yaptığınız, uğrunda en ufak çaba harcamadığınız şeyler size ne kadar zevk verebilir ki değil mi? İşte şu anda yazdığım yazı da tamamiyle aynı kafayla yazılan bir şey. Aldığım zevk sıfıra yakın. Hiçbir heves yok. Yalnızca yazma isteğimi tatin ediyorum. Ne halta yarayacak? Belki özellikle bu yazıyı kimseye okutmayacağım. Ya da sırf bunu yazdığım için birilerine okutup bunu geyiğini yapacağım. Ya da bi önceki cümlemden dolayı yine vazgeçeceğim gibi bir durum işte. Bundan önceki yazımı yazalı 30 yıl geçmiş neredeyse. Ama yine de yaratıcı bir yazı yazamıyorum. Demekki bundan çıkarabileceğimiz sonuç neymiş? yarın sınavım var ve hiç çalışmadım bunu stresi yüzünden rahat değilim ve yanlış kararlar alıp duruyorum sürekli. Oh ne hoş.