Wednesday, April 15, 2009

Zerrin Özer'e benzeyen kokoreç

Son 7-8 senenin, eğer çok ta gerçekçi olmam gerekirse iki-üç ayını atarsam eğer kalan onlarca ayın hepsinde aklıma yerleşmiş olan kronik bir problemim var. Tıpkı bu yazının başlığını oluşturan kişinin hayatının özellikle bundan 10 sene öncesine kadar yaşadığı gibi. Küçük bir şişkoyken Zerrin Özer'i periyodik aralıklarla her gördüğümde alıp verdiği kilolardan bir adet daha Zerrin Özer olduğundan şüphe etmemem elde değildi. Kadın bir zayıf, bir şişman, bir zayıf bir şişman, bir zayıf, bir şişman. Tabi bu 10 sene öncesine kadardı. Artık bir şiman, iki şişman, üç, dört, beş... Ben de emin adımlarla Zerrin Özer ekolünün sıkı takipçisi olamaya başladım. Dibe vurmadan çıkamayan adamlardanım (gerçi böyle kaç tane adam vardır bilemeyeceğim). Sıradan zorluklara motive olmakta hep zormanırım. 7. sınıfa kadar şişkoydum. O sene spor+diyetle 8 kilo verip bir de boyum yaklaşık 10 cm uzayınca "oh be artık sarışın güzel kızlara çıkma teklifi edip reddedilebirim" rahatlığına ulaşmıştım. Çıkma teklifi etmek o zamanlar büyük bir sorundu benim için.(tabii buradan artık demek çocuk çok rahat "çıkma teklifi" edebiliyormuş anlamını çıkaranlara benden birer tam pansiyon konaklama) Daha ilk teklifimde hayatımın erkek modeller gibi olmayacağını anladığım dünyanın en klişe cevabıyla başbaşa kalmıştım: "bence arkadaş olmalıyız". O sırada heyecandan zaten tombul olan yüzümün kıpkırmızı bir hal alarak bir domates, bir şeftaliye bürünmesi, benim cayır cayır yanan kalorifer borusunu heyecandan sıkı sıkı tutmuş olmam işin salt ve pepper ı oluyordu. Ancak yasım çok uzun sürmedi, ne de olsa orta birdeydim, hayat kısaydı. Ertesi ay hedef küçültüp "çantada keklik, garanti" kafasıyla başka bir hanım kızımıza yaklaşıp o sihirli cümleyi bu sefer çok daha rahat ve kendime güvenle ağızımdan çıkardım: "-Naber?" "-İyiyim" "Benle çıkar mısın?" "Gerçekten mi? EVET!". İşte bu kadar dostum. İlk kız arkadaşın ve adeta sana tapıtor adamım heeey.. Bütün bunlar Cuma günü eve dönüş servisinde oluyordu. Neyse eve döndüm. Kızın ne telefonu var ne birşeyi! Pazartesi oldu ve onu ilk tenefüste gördüm biraz konuştuk. Bende kendime güven tavan durumunda. Ama işte artık ne konuştuysam ikinci tenefüste kız beni görür görmez kaçmaya başladı! Ne olduğunu anlayamadan onun bir arkadaşı yanıma geldi ve bam! : Sorun sende değil Cem, onda.. İşte o gün zayıflamaya karar verdim ve yukarıda bahsettiğim prosedürlerden geçtim.
Zayıfken herşeyin değiştiğini düşünüyordum, gerçi biraz değişmedi desem yalan olur. Artık yazın çektirdiğim fotoğraflarda t-shirtün üstünden memelerim görünmüyordu, denize girerken etrafta aile dışında tanıdık kimse var mı diye bakınmıyordum. Daha hızlı koşup , daha az yoruluyordum, güzel günlerdi..

No comments: